Duygusal Hasan Boğuldu Hikayesi

    Merhaba.' Hasan boğuldu'  başta pek bir şey ifade etmeyen bu cümle aslında acıklı bir hikayeye sahip. Daha önce böyle bir hikayenin varlığından haberdar değildim tıpkı birçok aşk hikayesi ve acıklı sonlarından olduğu gibi.
    Sabahattin Ali'nin Yeni Dünya öykü kitabının son öyküsünde Hasan Boğuldu başlığını gördüğümde hiç böyle bir hikayeyi beklemiyordum.Diğer öyküler gibi normal bir öykü sandım başta. Fakat acı sonlu, aklımda sorular oluşturan bir hikaye çıktı.

     Gelelim hikayeye...
    Anlatılanlara göre, Kaz dağlarında  acı sonla biten efsane aşklardan biri  yaşanmış. Kaz Dağları’nın eşsiz topraklarında yaşanmış olan bu hikaye, Kazdağı Milli Parkı içerisinde yer alan gölete isim vermiştir. Anlatılanlara göre, burada yaşayan Hasan babasını kaybetmiş ama ondan kalan mesleği sürdüren, annesiyle yaşayan, ekip biçip, elde ettiği ürünleri her çarşamba kurulan pazarda satan bir ova çocuğudur. Hasan'ı efsaneleştiren aşkı ise tam da bu pazarda karşısına çıkmış. Güzeller güzeli, dağ kızı obalı Emine, Hasan’ı da görür görmez kendisine aşık etmiştir.
    Hikayede aşk, obada yaşamını sürdüren Emine'nin sırtında heybesiyle pazara inmesi ve onu gören Hasan’ın heyecandan bakışlarını kaçırarak hemen önüne dönüp, sonra gözleri tekrar Emine’yi araması ve Emine'nin bakışlarıyla karşılaşmasıyla başlar.Bu bakıştan sonra gözden kaybeder Emine'yi. Gözleri Emine’yi arayan Hasan’ın tam da o sırada Emine tekrar karşısına çıkmıştır. Emine Hasan’ın ürünlerinden satın almak için tam karşısına dikilmiştir. Hasan da en güzel ürünleri seçerek Emine’ye verir. Bu esnada Emine Hasan'ın ona olan hayran bakışlarını fark etmiştir ve Hasan’dan etkilenmiştir.Kız gibi utangaç, sarı saçlı, yakışıklı bir oğlanmış Hasan. Kendinden utandığını gören Emine'yi gülme tutar ve Emine gülünce daha bir güzelleşir.
   Zaman içerisinde bu ikili pazarda birbirlerinden alışveriş yaparlar. Emine Hasan’dan sebze ve meyve, Hasan da Emine’den tereyağı, yoğurt, bal alır. İlerleyen arkadaşlıkları ile birlikte, beraber gidip gelmeye başlarlar. Hasan’ın köyü olan Zeytinli’ye kadar yürüyen iki sevdalı, Zeytinli’de ayrılır ve Emine kendi obasına doğru yürürmüş. Emine’nin obası Hasan’ın köyünden 3 saat daha uzaktaydı ve Emine sırtında heybesi ile her gün bu yolu gidiyordu.
   Emine ile Hasan birbirlerini sevmişler ve evlenmeye karar vermişlerdi. Hasan'ın annesi evine bir can yoldaşı geleceği için sevinmişti. Fakat Emine’nin ailesi, obada hiç mi kendine uygun delikanlı bulamadığını, ovalının obada yaşayamayacağını söyleyerek karşı çıkmışlardı. Emine ısrar edince, Hasan'ın kırk okka ( altmış kilo ) tuzu sırtında obaya çıkarabilirse yiğitliğini göstereceğini ve herkesin onu damat olarak kabul edeceğini söylemişlerdi.
Emine, Hasan'a durumu anlatır. Başka yapacak bir şey olmadığını anlayan Hasan, sevdiğine kavuşmak için tuz çuvalını sırtına alır ve yola düşerler. Bahçıvanlık yaptığı için Hasan bu tür bir yüke alışkın değildi. Beyoba'ya vardıklarında yorulmaya başlamıştı. Şimdiki Sütüven şelalesine vardıklarında, yol dere içerisinden gidiyordu. Hasan taşların üzerinden atlayarak geçmeye çalışıyordu, yorulmuştu, tuz sırtını yakmaya başlamıştı, daha geldikleri kadar yol vardı. Gök büvete vardıklarında gücü tükenen Hasan, yere düşer. Emine, Hasan'ı yüreklendirmeye çalışarak gelecek iyi günleri anlatır, fakat Hasan kalkamaz. Emine’ye buralardan kaçmayı, başka yerlerde yaşamayı teklif eder. Emine obasına söz vermiştir. Kendisinin bile rahatlıkla taşıdığı çuvalı taşıyamayan kişiyi obaya nasıl götürebilirdi. Hasan'ın yalvarmalarına aldırmaz, çuvalı omzuna alarak obanın yolunu tutar. Hasan “ senin obana varamıyorum, kendi köyüme de varamam, beni bırakma” diye yalvarır. Emine, Hasan'ın sesi kulaklarında çınlayarak yoluna devam eder. Obaya vardığında pişman olur. Geri dönmek ister. Fakat fırtına çıkar, şiddetli yağmur yağmaya başlar. Ailesi bu havada onu ormana bırakmaz, sabah olunca gitmesini söylerler.
Emine sabahı zor eder, ilk ışıklarla, Gökbüvet’e koşar fakat Hasan yoktur. Zeytinli'ye Hasan'ın annesine koşar, Hasan'ı kimseler görmemiştir. Hasan'ın sesi kulaklarında çınlayan Emine, mecnun gibi, dere boyunca onu arar durur. Obasına da dönmez.Günler sonra Gökbüvet’te, Hasan’ın gömleğini ve ona verdiği çevreyi bulur. Sana kavuşmaya geliyorum Hasan’ım diyerek kendini Gökbüvet'in başındaki çınara asar. O günden sonra Gökbüvet'in adı Hasanboğuldu, Gökbüvet'e bakan çınara da Emine Çınarı denmektedir.
   
 Hikaye Balıkesir Edremit te geçiyor. Hikaye kendi sitelerinde paylaşılmıştır.Buraya tıklayarak aslına bakabilirsiniz

    Bu hikayeyi okuduktan sonra bir yandan içim burkuldu bir yandan aklımda bazı sorular oluştu. İçim burkuldu çünkü duyduğumuz ve duymadığımız onlarca belki yüzlerce hikaye var böyle. Genç yaşında yitip giden insanlar yitip giden güzel duygular. Aklımda bazı sorular oluştu çünkü Dostoyevski diyor ki '' Aşağılık insanoğlu her şeye alışır.''Yaşadığımız o kadar olaya bakarsak eğer gerçekten de alışamadığımız ne var? Emine obadan inseydi köye alışamaz mıydı yaşamaya? Belki obasından vazgeçmek istemiyordur eleştirmeye ne hakkın var diyeceksiniz. Haklısınız Hasan nasıl olsa vazgeçti köyüden.Bari Hasan'ın kas güçsüzlüğünden utanmayıp vazgeçmeseydi.Kendisi için evinden köyünden vazgeçen, annesini yaşlı haliyle tek başına bırakan Hasan'ı yarı yolda bırakmasaydı. Ailesine karşı küçük düşeceğini düşünüp öyle olsa bile gururunu Hasan'a tercih etmeseydi.Hasan annesini nasıl tek bıraktıysa öyle de kalsın bir başına diyeceksiniz belki.Annesi oğlunun aşkını bildiğinden izin verdi de çıktı yola Hasan.Utancından geri de  dönemedi. Belki vicdan belki aşk sonuçta Emine de Hasan'ın ardından gitti.Allah gittikleri yerde kavuştursun diyelim.Sonuçta geriye filmi yapılmış, Gökbüvet'in ismini değiştirmiş bir aşk hikayesi kaldı.
       Sağlıkla kalın..
  


Yorumlar

  1. Hikayeyi okumaya başladığımda beni bir duygu takip ederken, sonlarına geldiğimde benimle gelen birden fazla duygu oluştu. Belki de sadece birisinin arkasında duramazdık ya da sadece birini haklı bulamazdık. Çünkü çok fazla "acaba" lar bizi buluyor. Hüzünlenirken kendimize de bu soruları soruyoruz. Umut ediyoruz ki sevgileri onları tekrar bir araya getirir.
    Bir yere baktığım zaman ya da bir yeri gezdiğim zaman oraya ait hikayeyi bilmek çok güzel bir şey ve bu hikaye de bana güzel bir bakış daha kattı, teşekkür ederim :)
    Sağlıkla kalın..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Acabalar,sorular,korkular,kaygılar.. Vardır hayatın her alanında bu duygular.Böyle bir konuda olmamasıysa şaşılasıdır.Teşekkür ederim :)

      Sil
  2. Harika ve pek biyerde bulamayacağımız bir yazı olmuş..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tıp fakültesinde sınavlar ve sınıf geçme sistemi

Kitap okurken dinlenecek Türkçe müzikler

Büyümek ve olgunlaşmak